Sayfalar

19 Ağustos 2010 Perşembe

Referandum Üzerine Düşünceler Cevdet Coşkun

Bilindigi gibi, George Soros’un Türkiye uzantısı “Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı”nın (TESEV) hazırladığı 24 Haziran 2010 tarihli “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler” başlıklı raporda, “Türk” isminin Anayasa’dan tamamen çıkartılması, “Türk milleti”, “Türk devleti”, “Türk vatandaşı”, ve “Türk kültürü” gibi ifadelerin kullanılmaması istendi ve yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ibaresi konulması tavsiye edildi. Raporda ayrıca, “Türk milleti” yerine de “millet” sözcüğünün kullanılmasının yeterli olacağı vurgulandı.

Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı, Türklüğü öven hadisleri de “Peygamberimizin Çağımıza Mesajları” adlı çalışmadan çıkarttı. Bilindigi gibi, Polis Akademisi öğretim üyeleri de geçtiğimiz haftalarda hazırladığı bir raporda vatan sathında yayılı olan “Ne mutlu Türküm Diyene” yazısını, terör örgütüne katılımların önde gelen sebebi olarak göstermişti.

Türk olmayi içine sindirememis ve Ne Mutlu Türküm demeyi bile terör örgütüne katılımların sebebi olarak gören ve Mecliste 2 binden fazla yolsuzluk dosyası bulunan bir zihniyetin hazırlamış olduğu anayasa değisikligine "Evet" demenin ne kadar doğru olacağını takdirlerinize sunuyorum. Herşeyden önce Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın bir kısmını meclisin ve diğer kısmını da doğrudan cumhurbaskanının seçecek olmasını, adalet felsefesine ne kadar uygun düşeceğini düsünmenizi istiyorum.

Öte yandan yapılacak değişiklikle suç isledikleri gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan bir partinin üyelerinin meclise yeniden dönmesini sağlayacak maddenin anayasa taslağında yer alması hangi adalet ilkesiyle bağdaşır anlamak mümkün değildir. Sırf kapatılan Kürtcü partinin genel baskanı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un meclise yeniden girebilmesi için,Kürt vatandaşlarımızın oyunu alabilmek gayesiyle böyle bir hükmü yemleme olarak anayasa taslağına koyduklarını düşünsek bile, yukarda izaha çalıştığımız, Türklüğü sadece anayasamızdan değil hayatın bütün sayfalarından çıkarmaya yönelik çabalarını gördükten sonra, bunun artık oy almağa yönelik bir çaba değil, doğrudan ülkemizin milli birliğine ve üniter yapısına yönelik bir eylem olduğunu düsünmekteyiz.

Görüldüğü gibi değişiklikler sadece yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesini vesayet altına almakla kalmıyor aynı zamanda devletin üniter yapısını da değiştiriyor. Bu değişiklikle devletin şirazesi yerinden oynatılıyor ki, eğer halkımız bunun farkına varmaz ve evet oyu verirse, ilerdeki yıllarda ülkemiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. O nedenle çok geç kalmadan, vatandaşımız önüne gelen sandığa bilinçli gitmek zorundadır.

Bu anayasa değişikliği ile parti kapatmayı kendi denetimlerine almak,hakimler ve savcılar kurulunun yapısını değistirmek ve kendi güdümlerine almak,anayasa mahkemesine kendi yandaşlarını tayin ederek yüce hahkemeyi ele geçirmek istemektedirler. Bu değişiklikler referandumdan geçerse ülkemiz faşizme gider. Hukukta yüksek yargı güvencesi ortadan kalkar.İktidar yargının tümüne hakim olur ki, bu durum vatandaşımızı bir partinin boyunduruğu altına alır. Zaten kör topal çalişan demokrasimiz büsbütün ortadan kalkar, sadece lafta kalır.

Bütün bu nedenlerle bu günden itibaren Turkiye Cumhuriyetinin onurlu bir bireyi olarak yaşamak isteyen herkes AKP’nin oynuna gelen insanımıza bu gerçekleri bıkmadan, usanmadan anlatmalıdır!

Bu değişiklikler referandumdan geçerse, asıl değiştirilecek maddeler, milletin önüne daha sonra getirilecektir. Kapanma ve yargılanma koşulları mevcutken bu zulümleri yapan iktidar, yargılanma korkusu kalmazsa ne yapmaz? Anayasa degisikligi mecliste iki bine yakin dava dosyası olan bir partinin milletvekillerince hazırlanmıştır. Bu değisiklik, kendini yargılayacak hakimleri kendilerinin seçmesi gibi bir garabeti de beraberinde getirmektedir.
Yandaş basın ve CİA+Soros kalemlerince toplum hafızasına kazınmaya çalışılan Federasyon alıştırmasını da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Referandumdan evet çıkarsa artık Federasyon önünde bir engel kalmayacak. Zaten “vatana ihanet” diye bir yargılama da yapılamayacaktır.
Anayasa Referandumunun Ramazan ayını müteakip, hemen Bayram ertesinde yapılması, daha önceki seçimlerde olduğu gibi bütün hesaplarını sadece yoksul halkı kandırmaya yönelik yapan AKP nin bir oyunudur. Şimdi seçim arifesinde Ramazan boyunca kurulacak iftar çadırları ve dağıtılack erzak poşetleri cahil ve yoksul halkın kolayca avlanmasına neden olacaktır. Gercekte vatansever olduklarından hiç kimsenin kuşkusu olmadığı bu vatandaşlarımızın bir şekilde uyarılması ve referandumun devletin bekasına ve millli bütünlüğümüze yönelik etkilerinin neler olacağı anlatılmalıdır.

En basitinden, getirilen bir maddeyle, ülkemizde bölücülük yaptığı için kapatılan partilerin meclis uyeliği düşen milletvekillerinin bu değişiklikle yeniden meclise dönebilecekleri anlatılmalıdır.


Güzel ülkemin onurlu vatandasları, bu hükümet senin varını-yoğunu sattı. Seni kendi ülkende yabancıya hizmetkar yaptı. Yıllardır oluşturduğun birikimlerin, stratejik fabrikaların ve önemli limanların satıldı ve buna rağmen de borcun arttı. Sen fakirleştin, kendileri zenginleşti. Utanmasalar sözde Ermeni soykırımını da tanıyacaklar. Ermeni canilerin Türk Kadınlarına tecavüz ettiği Van/Akdamar adasındaki kiliseyi senin cebinden tamir ettiler. Yetmedi, ayine açıyorlar. Bu senin onuruna, namusuna yapılan bir hakaret değil mi? Anayasadan Türk adını çıkaracağız dediler. Türk’e duydukları bu husumet sana bir şey anlatmıyor mu?

AKP bütün uygulamaları ile emperyalist güçleri denize döken isimlerden ve değerlerimizden intikam alıyor. Bu durum hükümetin kimin adına görev yaptığını izah etmiyor mu?

İşçiye, çiftçiye, hayvancılık yapanlara, memura, hakkını arayan öğrenciye copları ile saldıran hükümet PKK’ya niye bu kadar hoş görülüdür? Herkese mahalle ağzı ile cevap veren Başbakan, PKK’nın sivil uzantılarının tehditleri ve hakaretlerine, küfürlerine niye cevap vermiyor? Bunlari bir sorgulayin kafanizda.

Bu anayasa değişikliği Türk Milletine giydirilmek istenen ateşten bir gömlektir. Ya “evet” deyip bu gömleği giyeceksin, ya da “yeter” deyip bu gömleği yüzlerine fırlatacaksın.

Kaderini senin oyların belirleyecek, bu tarihi bir sorumluluktur, UNUTMA!!..

Cevdet Coşkun

Hiç yorum yok: