Sayfalar

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu olsun...

Hayır!.. Zafer, Yunanistan'a karşı değil... Emperyalizme karşı
kazanılmıştır..
Yunanistan, emperyalist güçlerin Anadolu'da yeniden yapılanan milli
nitelikli orduya karşı öne sürdüğü alelade ve biçare bir piyondan
başka bir şey değildir...
Ama, ısrarla ve inatla vurgulanarak altı çizilmeye çalışılan şey, bu
gerçeği genç kuşakların körpe zihinlerinden saklamak ve bu muhteşem
zaferi, alelade bir Türk-Yunan savaşı olarak hafife alıp, asıl hedefi
gizlemek... Asıl düşmanı gözlerden kaçırmaya çalışmaktır.
Hayır olay, tarihte bir çok örneği görülebilecek olan basit bir ordu
savaşı değildir... Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimi ile, "emperyalist
güçlere karşı mazlum milletlerin başkaldırısıdır!.."
Eğer mesele, sadece basit bir Türk Yunan savaşı ise, savaş sonrasında
niçin tüm emperyalist ordular tas ve taraklarını toplayarak bu ülkeden
[en kibar deyimi ile] "def-çalarak" gitmişlerdir?
Niçin, bu görkemli zaferin sonrasında düzenlenen barış görüşmelerinde
masanın bir tarafında yeni Türkiye'nin Milli Devlet'ini temsil eden
kişiler ve diğer tarafta ise, sözünü ettiğimiz emperyalist güçler
vardı?
Niçin, Lozan Antlaşması sadece Türkiye ile Yunanistan arasında
imzalanmadı?..
Çünkü Lozan Antlaşması, Sevr Antlaşması'nı yırtıp atılması demekti...
Sevr Antlaşması'nın tarafları, Osmanlı Devleti ile işgalci emperyalist
güçlerden ibaretti...
Mustafa Kemal Paşa, Anadolu kongrelerini tamamlayıp Ankara'ya
döndüğünün haftasında yayınlamaya başladığı ve başyazılarını bizzat
kendisinin yazdığı Kuvayı Milliye adlı gazetesinde bu gerçekleri bütün
çıplaklığı ile anlatıyor...
Atatürk'ün söz konusu başyazıları, Kaynak Yayınları tarafından
"Gizlenen Atatürk" başlığı altında yayınlanmış bulunmaktadır.
Sözünü ettiğimiz bu başyazılar, Türk Devrimi'nin temel ilkelerinin
bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından tartışıldığı çok önemli
belgelerdir.
Gelin birlikte okuyalım:

EN BÜYÜK DÜŞMAN
[20 Temmuz 1920]

"En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan ve ne de filan
millettir. Bilakis bu düşman, adeta dünya çapında Yahudi saltanatı
halinde bütün dünyaya hâkim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan
emperyalizm'dir.
Artık bütün dünyanın anlamış olduğu bu hakikat, bizde de tamamen idrak
ediliyor. Bugünlerde başımıza musallat edilen Yunan, bütün düşman
âlemin parçasından başka bir şey değildir. Daha doğrusu, kapitalizm
saltanatının mazlum milletlere karşı gönderebileceği son kuvvet, son
ordudur...
Nitekim bundan evvel üzerimize ordular saldırtmış olan düşmanlar yine
böyle kapitalizm saltanatının ordularından başka bir şey değildi.
Moskof orduları İtalya orduları, Bulgar ve Yunan orduları kısacası
bütün düşmanlarımız tamamen kapitalizm tarafından ayaklandırılırlardı.
Bir zamanlar, tarihin eski devirlerinde dünya bir takım despot
hükümdarların istibdatları altında ezilirdi. Sonraları milletler bu
istibdadı yıktılar. Fakat bu defa da, onun yerine paranın, sermayenin
zulmü geçti. Sermaye bugüne kadar dünyada yapılmış olan bütün
fenalarının yegâne etkeni, yegâne sorumlusu idi. Bugün de odur. Eğer
süratle istila eden kapitalizm aleyhtarlığı olmasaydı ve zulüm yarın
da devam edecekti. Çok şükür zulüm devrinin son günlerindeyiz.
Kapitalizm sade falan ve filan milletin düşmanı değildir. Bilakis
bütün dünyanın, bütün milletlerin müşterek düşmanıdır. Milletleri
birbirine düşüren o. Kardeş kanları döktüren fesatlar ondan dünyayı
kaplayan sefaletin müsebbibi özetle bütün insanlığı inleten zulmün
yegâne zalimi odur. Bu zulümde başarılı olmak için arada sırada
müracaat ettiği muharebeler yegâne kuvvetleri, yegane silahları
değildir. Bankalar, sendikalar onun en kuvvetli silahlarıdır. Ve bütün
milletleri bilhassa bu silahla mağlup eder. Memleketimize bakınız:
Rejiler, "Duyunu-Umumiye"ler, kapitülasyonlar, şimendiferler,
limanlar, gemiler, bankalar, ticaret evleri... bütün bu müesseseler
Avrupa kapitalizminin bizi mahvetmek için, senelerden beri kullandığı
iblisane bir makinenin parçalarıdır. Sade bizim memleketimizde değil,
yeryüzünde bu makine devam ettikçe sade biz değil, bütün dünya zulüm
altında ezilecek, sefalet arşa çıkacak, insan felaketten felakete
yuvarlanacaktır. Bize bugün sınır itibariyle dünyanın en güzel en
hayale sığmaz barış şartlarını verseler, kapitalizm dolabı memlekette
bugünkü şeklinde kaldığı takdirde mahvımız muhakkaktır. Hatta değil
böyle, bu şeytan makinesinin dörtte biri bile mevcut olsa, bizim için
hayat imkânı yine tasavvur edilemez. Zenginlerimizi dolandıran o,
fukaramızı soyan o... Mal ve mülkümüzü çalan, haysiyet ve namusumuzu
mahveden, bizdeki faziletleri şeytan gibi birer iknaya çalışan, bizi
birbirimize düşüren hep odur. Şu halde, kendimizi kurtarmak için
evvela bizim, sonra da bütün dünyanın şu melun kapitalizmin afetinden
kurtulması lazım gelir. Bunda sade biz menfaattar değiliz. Kapitalizm
sade bizim gibi zayıf milletler arasında değil, bilakis bizzat
kapitalist memleketlerde de aynı derecede tahripkar, insanlık
düşmanıdır. Hatta İngiltere'de, hatta Fransa'da ve Amerika'da da
böyledir. Ve oralarda da kapitalizm usulünden istifa edenlere nispetle
bunun zulmü altında inleyenlerin miktarları yüzbinlerce kere
ziyadedir. Şu halde kapitalizmin düşmanı yalnız biz değiliz. Bütün
dünya onun düşmanıdır. Bütün dünya bizimle beraber demektir.
Dünyayı tanıyanlar, dünya işlerini bilenler bütün açıklık ve
katiyetiyle görüyorlar ki, bu hakikat bütün dünyada artık
anlaşılmıştır. Kapitalizm, hâlihazırda Lehistan'da ve Anadolu'da son
kurşununu atmakla meşguldür. Bundan sonra kullanacak silahı kalmıyor.
İşbu bu kuvvetleri yenmektedir. Türkler bu hakikati anlayınız.
Anlamayanlar varsa, onlara da anlayanlar öğretsinler. Bolşevikler,
Lehleri kati surette mağlup ederlerken bizim vazifemiz de Yunanistan'ı
Anadolu'dan süratle, şiddetle derhal kovmaktır. Ondan sonrası ise,
ebedi kurtuluştur!.."

Hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu olsun...

Hiç yorum yok: