Sayfalar

28 Ağustos 2010 Cumartesi

MUSA’NIN MÜCAHİDİ ADLI KİTAPAN ALINTILAR

MUSA’NIN MÜCAHİDİ ADLI KİTABINDAN ALINTILAR

1492 yılında Osmanlı'nın bağrına bastığı Yahudiler, nasıl Osmanlıyı yıktılarsa, aynı oyunla bu defa da son Türk Cumhuriyeti'ni yıkma çalışmalarına başlıyorlardı. Tacirleri, Şirketleri, Sanayicileri, Siyasetçileri, Bürokratları, İs­tihbaratçıları ve her türlü elemanları ile Din maskesi ardına saklanıyorlar, gündüz Müslüman gece Yahudi ve Hıristiyan kimliklerine bürünüyorlardı. Öyle ki, kripto yani "Gizli Yahu­di" olmayan evliya bile olamıyordu.

Musa'nın MücahitiMasonlar, tarikatlar, din taciri partiler; kimi sarığın üzeri­ne Melon şapka takıyor, kimi melon şapkayı sarıkla kamufle ediyordu. Kimi gece hahamlık yapıyor, gündüz imam olup na­maz kıldırıyordu. Kimi gündüz, gezici-seyyar vaizlik yaparken gece papazlık yapıyordu. Kimi gündüz "Ben imamım" diye bağırırken, gece hahamların önünde bu ülkeyi parçalamanın yeminlerini ediyordu. Bu Müslüman görünümlü Kripto Yahu­diler ve Sabetaylar; İngiliz, Amerikan ve İsrail istihbaratından alıp dağıttıkları paralara kutsiyet masalları uydurup, saf insan­larımızı kandırıp aldatarak, ülkemizi sömürmek suretiyle Ame­rika ve İngiltere'ye peşkeş çekmenin son versiyonlarını sergili­yorlardı.
1948 yılında ters bir doğumla dünyaya gelen Bülent Arınç, bu tersliğini hayatı boyunca yaşıyordu.
TBMM Başkanı sıfatıyla Amerika'ya giden Arınç, Musevi lobisi ve papazların yönettiği üniversitede temaslarda bulunu­yordu. Bülent Arınç'ın, Amerika ve İsrail'e muhalefetin az sa­yıda bir grup aşırı dinci unsurların görüşü olduğunu belirtiyor­du. Arınç, Yahudilere soykırım yapıldığını belirterek şöyle di­yordu:
"Bu tür korkunç olayların tekrarlanmaması için yeni nesil­lerin bilinçlendirilmesine verdiğimiz önem çerçevesinde, 1 Ka­sım 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen "Yahudi Soykırımının (Holokost) anılması" başlıklı ka­rar tasarısının ortak sunucuları arasında Türkiye de yer almış­tır."
Oysa aynı Arınç, oy toplamak için partisinin propaganda toplantılarında şöyle konuşuyordu:
"...Şöyle bir hadisi şerif var, Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Bu harpte Müslü­manlar galip gelecektir, öylesine galibiyet ki, Yahudiler taşlar rın ve ağaçların arkasına saklanacak, ağaçlar haber verecektir, "Ey Müslüman arkama Yahudi saklandı gel onu öldür" diye­ceklerdir."

"Türkiye aslında ABD'nin gerçek anlamda güvenebilece­ği ve bölge sorunlarının çözümü için işbirliği yapabileceği bir dosttur. Bu böyle bilinmelidir..." diyen Bülent Arınç, bir za­manlar ABD için ağzını açıyor, gözünü yumuyordu:"İncirlik'e Türk işçisine saldıran Amerikan köpeklerinden hesap soracağız. Irak'ta, İmam-ı Azam'ın türbelerini her gün bombalayan Amerikan katillerinden hesap soracağız..."
Bülent Arınç, bir zamanlar Doğramacı'nın üniversitesini yerden yere vururken şunları söylüyordu:
"Çağdaş uygarlık adına Bilkent Üniversitesi'nde işlenen rezalete dikkatinizi çekiyorum. Bilkent Üniversitesi'nin kanti­ninde çizi krakerden daha çok, sigaralardan daha çok satılan bir şey var; Doğum kontrol hapları. Bilkent Üniversitesi kanti­ninde şu yazılı; "Aşk yap çocuk yapma." Doğum kontrol hapı ve prezervatif peynir, ekmekten daha çok satılıyor.
İnsanlık vasfını kaybetmiş köpeklerden daha adi bir yaşa­yış içinde hiç birimiz yaşamak istemiyoruz. Biz en güzel ahlak­la yaşamak istiyoruz. En güzel ahlakın ülkemizde hakim olma­sını istiyoruz.
Şimdi bu Ankara'da bir üniversitedeki olay!.. Milyarlık bütçelerle insanlarımızı kısırlaştırmak ve çocuktan mahrum et­mek için cinayet işleyenler..."
Dün böyle konuşan Arınç, 2007 yılında TBMM Onur Ödülü'nü Prof. Dr. İhsan Doğramacı'ya veriyor ve onu kutsu-yordu:
"Doğramacı'nın "Kurduğu üniversiteler ve Türk eğitim hayatına sağladığı büyük katkılar, tıp alanında yapmış olduğu akademik çalışmalarla sağladığı başarılardan dolayı aday gös terildiğini" üstüne basa basa anlatıyordu.


Masonlar için "Hiram Usta'nın kulları" sözlerini kullanan Arınç, sözlerine şöyle devam ediyordu:
"Değerli kardeşlerim, bize gerici diyorlar. İlericilik onların ellerinde, gericilik bizim elimizde. Şunu açıklıkla söylüyorum. Türkiye'de masonlardan daha fazla gericiler yoktur. Hala iki bin yıllık Hiram ustalarının efsanelerine inanıyorlar. Hala per­gelin, gönyenin, malanın peşinden koşuyorlar... Hala dul ke­sesi öpüyorlar... Hala gözleri kapalı sağda solda dolaştırılıyor­lar... Masonlardan daha gerici, daha iptidai, daha sapık dü­şüncelere sahip olan insanları düşünebiliyor musunuz?"
Aynı Bülent Arınç'ın partisi AKP, İktidara geldiğinde Av­rupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülen türban davasına Mason Münci Özmen'i gönderiyorlar, türban'ın yasa dışı bir giyim tarzı olduğunu iddia ediyorlardı.
Ama parti toplantılarında "Türban sorununu çözmek na­mus borcumuz", "Türban Bayragımızdır" diyorlardı.Musa'nın dikensiz gül bahçesindeki yeni tomurcuklarıyla buluşmak dileğiyle.
Ergün Poyraz 06.06.2007-Ankara


Musa'nın Mücahitiİbrahim Arınç'ın annesi Raziye'nin, 13691690184 nu­maralı kimlik bilgilerinden gördüğümüze göre baba adı Meh­met, annesinin ismi ise Gılman'dı. Raziye Hanım Bergama'da dolmuştu. Bergama'ya da Girit'ten gelmişlerdi. Girit'e gitme­leri ise Siirt'in Baykan ilçesi Arınç köyünden olan, Arınç aile­sinin Tunceli ve yöresinde isyana kalkışmaları sonucuydu. Böylece Tayyip'in karısı Emine'den, Abdullah Gül'den, Beşir Atalay'dan sonra Siirt kökenli olduğu belgelenen Arınçlar, Be-dirhan aşiretinin uzantılarındandılar. Osmanlı bunları Girit'e sürdükten sonra Girit isyanları başlamıştı. Arınç'ın İbrani kö­kenli dedeleri Osmanlı'ya başvurarak bugünkü deyimle Koor­dinatörlük istemiş, koordinatör olmalarının ardından Girit eli­mizden çıkmıştı.
Girit'in elimizden çıkmasının ardından Arınç ailesi Mani­sa'ya yerleşiyorlardı. Manisa, Yunan'a kurşun atmadan teslim olan tek ilimiz olarak tarihte yerini alıyordu. Manisa'da yetişen Bülent Arınç, Meclis Başkanı olduğu zaman 12 mil olayının Yunanistan lehine kabul edilmesini istiyordu.Oysa Bülent Arınç, Mekke'de sarı, kırmızı ve yeşil renkli bir çadırda yaptığı açıklama da Yunanistan'ı Helencilikle, Me-galo İdea peşinde koşmakla suçluyor ve ardından kükrüyordu: "Kahpe Yunan"
***
Ergün Poyraz’ın Musa’nın Mücahidi adlı kitabı işte böyle çok ilginç bir anlatımla devam edip gidiyor. Ergün Poyraz nerede diye merak ettiyseniz söyleyeyim. Silivri de Ergenekon davasında tutuklu yargılanıyor. Ergün Poyraz 31 Ocak 1963 İstanbul doğumlu bir araştırmacı yazar. Adalet ve Kalkınma Partisi, ideolojisi, parti kurucuları ve ileri gelenleri hakkında yazdığı Hilafet Ordusundan Arap Kürt Partisine, Patlak Ampul, Musa'nın Gül'ü, Musa'nın Çocukları, Musa'nın Mücahiti, Musa'nın AKP'si, AKPapa'nın Temel İçgüdüsü gibi muhalif kitapları ile tanındı. Bu kitaplar nedeniyle bazı çevrelerce antisemit olmakla suçlanmaktadır.

Yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi Dış Politikayı Değiştirecek:12 Mil Artık Savaş Nedeni Değil! Bu haberi basından okumuşsunuzdur sanırım. Önümüzdeki 10 yıl içindeki en büyük sorunlardan birinin bu olacağına iddiaya şimdiden girebilirim. İsrail Yunanistan ile yakınlaşıyor ve bizim AKP hükümeti de böyle bir değişime gidiyor. Yunanistan 12 mil iddiasından vaz geçmiş değil ki.
27 Ağustos 2010 Cuma
UĞUR ÖZALTIN

Hiç yorum yok: